top of page

“Hibeler ve WEB3 Sosyal Sorumluluk Projelerinde Yaratıcı Ekonomi”




Kırmızı Pazartesi


Aslında “bu” yazı “kırmızı Pazartesi” felaketinden 2 hafta önce kaleme alınmıştı. Tekrar üzerinden geçerim diye bekletmiştim. 10 ilde meydana gelen deprem ile unuttuğumuz sivil iradenin tekrar canlanmasını izlerken yazının başlığında yer alan sosyal sorumluluk kavramının biraz daha irdelenmesi adına birkaç ekleme yaptım.


6 Şubat 2023 04:17‘de Türkiye tarihinde, daha önce benzeri yaşanmamış bir felaket yaşandı. “Kırmızı Pazartesi” hani herkesin; katili bildiği, cinayeti; ne zaman, nerede, nasıl işleyeceğinin detaylarına hakim olduğu AMA kurbana gerçeği kimsenin söylemediği pazartesi… Sosyal medyanın etkisi ile kenetlenen halk bilinci hızlı bir şekilde organize olarak deprem bölgelerine yardım ulaşması için dört koldan saldırdı. Kimileri yola çıktı, yerinde duramadı. Kimileri ekranın başından kafasını kaldıramadı. Her an Twitter- Instagram- Tiktok’tan gelen paylaşımların yayılmasına katkı sağladı. kimileri ise yardım paketleri için sabahlara kadar koli bantladı….


TÜM ÜLKE SEFERBER OLDU!

Blockchain ekosistemde devletin kripto para yardım konusunda bir kereye mahsus yasakları gevşetmesi istendi. Yasal mevzuatlara takılmadan yöntemler bulan NFT sanatçıları koleksiyonlarını satışa çıkartıp topladıkları gelirleri ilgili STK’ların hesaplarına gönderdiler.


Sosyal medyada baskılar arttı ve ilk çözüm Sivil Toplum Kuruluşlarına Kripto Cüzdan” açılmasının ile birlikte global çapta akıl almaz hızla yardımlar toplandı.


Doğal afetler, savaşlar dünya genelinde hızla ekosistem içinde yer alan kişilerin en kolay ve hızlı şekilde ödeme yapmalarını sağlıyor. Ukrayna savaşında kripto bağışlarla tam 68 Milyon dolar toplandı.

Türkiye bu konuda biraz geride kaldı diyebiliriz. Bunun en temel nedenlerinden bir tanesi Türkiye’nin hukuksal olarak kripto para yardımları konusunda henüz tüzel kişiliklere ödemesine yönelik bir regülasyonun olmamasıdır.


NFT koleksiyonlarını satışa çıkartıp bağışa destek olanlar dolaylı olarak globalde küçük bir etki yarattı. Fakat daha fazla yardımın toplanması için regülasyonlar şart. Daha az yardım toplanmasının bir diğer nedeni ise dernek başkanları veya vekillerinin şahısları adına hesaplar oluşturulmasıydı (Acil olarak yapılacak en doğru yol) Blockchain’nin şeffaf yapısı transferlerin izlenmesi güvenilir bir tablo çizse bile yine de şüpheye yer veren bazı durumlar olma ihtimali kişileri bağış konusunda geri adım atmasına neden oldu.


Acil durumlarda bağış toplanması konusunda Türkiye ilk kez deneyim kazandı ve bir sivil dayanışmanın çok güzel bir örneğini bizlere göstermiş oldu. Fakat yolun çok başındayız daha fazla kurumu kripto para bağış toplanmasına teşvik etmeliyiz. Bunun için sivil dayanışmanın güçlendiği şu günlerde hızlı aksiyonlar için atılımlar ve projelere yönelmemiz gerekiyor.


Proje geliştirmedeki en önemli nokta doğru “İHTİYAÇ” tespiti yapmaktır. En iyi proje konusu ise başvuru sahibinin mevcut durumunu göz önünde bulundurarak, tespit ettiği ihtiyaca somut çözümler üretmesidir.


Projenin kurgusunu oluşturmak sonraki aşamalarda kolaylaşır. Merkezi projelerin yıllardır kamu kurumları, STK’lar, eğitim kurumları, şirketler kısacası proje geliştirmek isteyen herkes için açtıkları hibe çağrılarında fayda sağlamaya yönelik sosyal sorumluluk bilincinin artırılması hedeflenir ve dezavantajlı bireylere yönelik iyileştirici sürdürülebilir politikalar geliştirmeleri beklenir.


Mevcut projelerin standartları göz önünde tutulup merkeziyetsiz Web3 teknolojisi ile harmanlanan yeni bir charity (Bağış) kavramı karşımızdadır. Yaratıcı bir ekonomiyi teşvik eden daha özgür ve kapsayıcı yönleri aynı zamanda henüz tam olarak nasıl somutlaşacağı hakkında belirsizlikleri de düşündüğümüzde bu konuların daha fazla irdelenmesi için bazı ana hatlara değinmek istedim.

Öncelikle sosyal sorumluluk kavramının tarihçesine kısa bir bakış, bağış ve fon kavramlarını inceleme, merkezi hibelerin özellikleri ve son olarak; Bağış-Fon ile sosyal fayda, eşitlik, çevre, doğal felaket, eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, sağlık, sanat, sağlık, mülteci, sosyal entegrasyon, kapsayıcılık projelerinin Web3 entegrasyonu ve geleceğin teknolojisinde bireylerin yaratıcı ekonomi yaratmada etkin rolünden bahsetmek istiyorum.


Öncelikle sosyal sorumluluk kavramının kısa bir tarihçesine bakalım,

“Kurumsal Sosyal Sorumluluk”


İnsanların topluluklar halinde yaşarken yardımlaşmanın önemine dikkat çeken ve kurumsal olarak sosyal sorumluluk kavramını M.Ö 18.yy ‘da Hammurabi kanunlarına kadar dayanmaktadır. Tek tanrılı dinlerden önce panteistlerin yardımlaşma ile yaşamanın önemi üzerinde durdukları ve tek tanrılı dinlerde özellikle kilise, cami, sinagoglarda yardıma muhtaç kişilerin ihtiyaçlarının karşılandığı fonların ayrıldığını söyleyebiliriz.


19.yüzyıl İşsiz ve fakir insanlara yardım etme ve iş bulma konusu devletin görevi haline gelmiştir. Ama asıl olarak kurumsal sosyal sorumluluk kavramının en belirgin olarak kavramsallaşması “Sanayi Devrimi” de olmuştur.


İşsizlik sosyal sorumluluğun daha fazla ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Şirketlerin sosyal sorumluluk konularında aktif bir şekilde rol üstlenmelerin en temel nedenlerinden biri ise dolandırıcılık, müşteri sadakati, yatırımcılar gözündeki imajları, markanın bilinirliği gibi konulardaki öneminden gelmektedir.


20. yüzyılın başlarında ise dünyayı büyük felaketler bekliyordu. 1929 yılındaki büyük buhranla birlikte gelen ekonomik çıkmazsın yarattığı büyük etki sadece kâr elde etmek için ucuza çalıştırılan işçilerin hakları, toplumsal yardımlaşmanın gerekliliğini gösteriyordu.


Sosyal sorumluluk kavramı ise ilk kez 1953 yılında Bowen tarafından “İş adamlarının Sosyal Sorumlulukları” adlı makalede yer almıştır. İş adamlarının topluma karşı sorumlulukları ile ilgili bazı önerilere yer veren makale 2. Dünya savaşından sonra hızla yükseliş gösteren ekonomide zenginleşen iş insanlarının topluma karşı görev ve sorumluluklarını öğütlüyordu. O dönemde kadınlar henüz o mertebeye gelecek konumda değildi. Neyseki zamanında sosyal sorumluluk alanında çalışmalar yapan kurumlar, aktivistler sayesinde bugün iş insanları olarak adlandırıyoruz.


Bugün doğal afetlerde yardım yapan kuruluşların hızla olaya dahil olmasının nedeni tarihçeyi okuduğumuzda daha net anlıyoruz.


Sivil Toplum Kuruluşları

Şirketlerden bağımsız olarak ortaya çıkan STK’lar çeşitli konularda hedef kitleye yönelik girişimlerde bulunarak idealist bir tavırla yardımlaşma ve dayanışma kavramlarını ön plana çıkartmışlardır. Şirketlerin imaj yenilemesi, STK’ların ise devletin ulaşmadığı kişilere ulaşma çabaları ile sosyal sorumluluk bileşenleri artış göstermiştir. Vakıfların kurulması, gönüllü ağları, yardımlaşma kurumları, dayanışma evleri, kadınlar, çocuklar, LGBT'li bireyler, göçmenler, kanser hastaları, hayvan hakları, unutulan sanatçılar, marangozlar vb. sayısız konuda ve sayısız kişilere hitap edecek milyonlarca sosyal sorumluluk kurumları vardır.


Bağışlar

Zengin iş insanlarının bağış için bir araya geldikleri yemekler, sanatçıların yardım amaçlı ilgili başlıklarda (kanserli çocuklar, sma hastası, deprem vs.) anlaştıkları kurumlara topladıkları paraların ulaştırılması için organize edilen konserler.


İnternetin bağış ile ilgili gelişen sürecine ise birkaç örnek verecek olursak; En son youtube canlı yayında deprem bölgelerine yardım toplayan “Bilim İnsanlar'ının kesintisiz yayını”, SMA hastaları için açılan Instagram canlı yayınları, tiktok vb. TV kanallarında ortak yayınlar ile hızla toplanan bağışlar.


Tüm bunlar sosyal fayda sağlamanın modern insan için vicdani olarak huzur bulması için bir nevi rehabilite etkisi yaratırken diğer taraftan uçurum olan sosyal eşitsizliğin azalması konusunda büyük farklar yaratmamaktadır. Özellikle büyük felaketlerde hızla çözüme kavuşması gereken problemlerin aşılması için ise çok etkili bir yöntemdir. Bağışların türleri çok çeşitlidir. Bireysel olarak kişisel eşyalarını satanlar, sanat eserlerini bağışlayanlar ya da biriktirdiği kumbaradaki ufak miktarlar...

Bağışlar toplanırken peki nasıl denetleniyor? Toplanan tüm paraların ihtiyaç sahibi bireylere ulaşması konusunda takip sistemleri nasıl çalışıyor? Bu sorular her bir bağış türü için ayrı ayrı raporlanması gereken çok hassas konulardır. Bu nedenle merkezi olarak toplanan yardımların hep şüphe duyulan bir konu olarak karşımızda durması ise kaçınılmazdır.


Fonlar

Birçok fon kaynakları ülkelerin ihtiyaçlarına göre projelerin üretilmesi için çağrılarda bulunuyor ve bu kapsamda pilot çalışmaların yapılması için başlangıçta projelere belli bir mali kaynak desteği sağlanıyor.


Toplumsal konularda çevresini değiştirmek isteyen ve kötü giden gidişata küçük de olsa katkı sunmak isteyen bireyler, kurumlar, kamu kurumları bu fon kaynaklarına proje geliştirerek sürdürülebilir politikalarında gelişmesine katkı sunmaktadırlar.


Merkezi yapılanmalarda sosyal sorumluluk alanında çalışmalar kurumsal olarak belirli yönetim kurulu üyelerinin karar alıcı olarak dağıtımlarına izin veren yapılanmalar olarak gelişme göstermektedir.


“İnsanların daha iyi durumda olanların öncülüğünde gerçekleştirdikleri iyi niyetle yapılan tüm bu fayda sağlayıcı unsurlar büyük bir soru işaretini de beraberinde getiriyor!! Peki bu para toplandı, şimdi ne olacak? Merkezi yapılanmaların tümünde benzer kaygı vardır.“



Merkezi Hibeler


Birleşmiş milletler, AB hibeleri, dünya bankası, Unesco, elçilik fonları, ulusal fonlar, dernekler, vakıf fonları vs. dünyada yaşanan ana problemlerin aza indirilmesine katkı sağlamak için farklı kurumların başvuru yapabilecekleri belirli şartların yer aldığı teklif çağrıları üzerinden projeler geliştirilmesine imkan veriyor.


Verilen bütçeler belirlenen hedef kitlenin sürdürülebilir planlamaların olduğu ve gelecekte ana problemlere katkı sağlanması bekleniyor. Çevre kirliliği ile mücadele, hayvan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, göçmen sorunları, kanser hastaları, sokak çocukları, sağlık, eğitim, dijitalleşme, dayanışma bilincinin artması, gönüllülük faaliyetlerinin artması, kadına şiddet, Lgbti+ fırsat eşitsizliği vb. konularda kurumlar bu çerçevede projeler geliştiriyor.


Bu yardımlaşma amacı ile ortaya çıkan projelerin merkeze bağlı bir şekilde gerçekleşmesi ise bazı problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Örneğin birçok kuruluşun engelli bireylere yönelik çalışmalar yaptıkları projelerin arkasında sadece fonları almak için bir maske taktıklarını biliyoruz.

Kurumsallaşmanın arka planında işleyen sürecin şeffaf olmaması bu yardımların kişilere gerçekten ulaşıp ulaşmadığına dair denetim mekanizmalarında insanların zaaflarına yenik düşmesi nedeni ile tam anlamıyla bir yardımlaşma değil de rant peşinde olan kurumların varlıkları çokça duyulmaktadır. Şirketlerin vergi muafiyeti için ya da markaların prestiji için sosyal sorumluluk projelerinde görünme çabaları samimi olmayan bir görüntü sunmaktadır.


Uzun yıllardır AB Proje eğitimleri, danışmanlığı ve yazarlığı yapıyorum. Bu işler belirli bazı önemli kurallar doğrultusunda ilerliyor. Bu merkezi fonlama sistemlerinde sözleşme makamları sınırları net bir şekilde belirlenmiş kurallarını yayınladıkları rehberler üzerinden halka duyururlar. Bu duyurularda belirtilen projelere öngörülmüş Azami-Asgari bir bütçe, öncelik konuları, belirli hedef kitlesi, belirli bölgeler ve hatta bazen sadece şehirler söz konusu olmaktadır. Yine son başvuru tarihleri ile şekil şartları olan başvuru formu da olmazsa olmazlardandır.

Şimdi bu mevcut sistemde sözleşme makamının vermiş olduğu yetkilere dayanarak bir proje geliştirmeniz gerekmekte ve bunu yaparken kuralların dışına çıktığınızda projenizin elenme hususu gündeme gelmektedir.


Projede istenilen her şart karşılansa bile sizden 1 puan daha fazla alan biri önünüze geçebilmektedir. Toplam bütçe eğer sadece 100 kişiye verilecekse ve o çağrıya 1000 kişi başvuru yaptıysa projenizin fonlanma oranı %10 olmaktadır.

Bununla birlikte projenizin şeffaf bir şekilde değerlendirilip değerlendirilmediğini bilmeniz ise çoğu kez mümkün değildir. Çünkü bu değerlendirmeler çoğunlukla şeffaf değildir. Projede sizler koordinatör olursunuz ve başından sonuna kadar merkezi otoriteye yazılı raporlar sunmak zorunda kalırsınız.


Bunlar tüm şeffaflık ile ilgili olan konuları karşılıklı güven ilişkisinden kaynaklanan olması gereken prosedürlerdir. Merkezi otoriteler sosyal fayda sağlanması adına proje çağrılarında bulunduklarında en temelde dikkat ettikleri belirlenmiş kurallara uyulması için yönergeler verirler.


Başvuru formu, hedef kitle, bütçe miktarı, proje süresi, teslim tarihi gibi başlıkları projenin başvuru aşamasından tüm verilen kurallar doğrultusunda yazılır ve merkezi otoriteye sunulur.


Projelerin yürütülme aşamasında tüm belgelerin incelenmesi, süreçleri, raporlanması denetime tabidir. Tüm bunlar projelerin ilgili kişilere ulaşıp ulaşmadığından emin olmak için yapılmaktadır. Fakat kâğıt üzerinde yapılan tüm bu süreçlerin suiistimale açık olduğunu söylemek de mümkün.


WEB3 Sosyal Sorumluluk Projelerinde Yaratıcı Ekonomi


Merkezi projeler aşağı yukarı bu şekilde ilerlemekte iken buradan hareketle şimdi konu başlığında yer alan Web3 ‘ün bu kapsamda sağlayabilecek avantajlarını sıralamak isterim.

· Güvenilirlik

· Mülkiyet

· Sansüre dayanıklılık

· Şeffaflık

· Merkeziyetsizlik


Kısa bir Google araştırması yaparsak yukarıdaki bu 5 başlık üzerinden Web3’ün izah edildiği görülecektir. Web3'te düzenlenebilecek projelere baktığımızda ise; blockchain teknolojisi altyapısı ile farklı iş kollarında farklı ekonomik modelleri yaratacak imkanlar sunuyor.


Web2’nin 2000’li yıllarda getirdiği heyecan verici interaktif dahil olma özelliğine Web3 ile dahil olmanın ötesinde sahipliğe doğru gideceğini görüyoruz. Teknolojinin geldiği son noktada finans, sosyal medya, oyun, eğitim vs. konularında Web3 teknolojisinin merkeziyetsizlik, güvenlik, şeffaflık ile Web2 ile farkını ortaya koyuyor.


Veri güvenliğinin ihlal edilmesi, sızdırılması, dataların merkezi otoriteler tarafından diledikleri gibi kullanılması, şeffaf olmaması merkezi yapılandırmalarda kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.


Gelecekte her sektöre entegre olması beklenen Web3 projelerinin sosyal sorumluluk ile ilgili olan kısımlarına detaylı bir analiz yapmakta fayda olacağını düşünüyorum. Merkezi yapılanmaların sosyal sorumluluk projeleri ile ilgili olarak ele aldıkları hassasiyetler ve somut çıktılara yönelik beklentilerin neler olduğu, Web2 ve Web3 projelerindeki temel ayrımların ne olduğuna yakın markaj yaparak kişilerin hangi alana yönelik projeler geliştirmek istediklerine paralel olarak neye nasıl ve ne biçimde yol alacaklarına dikkat çekmek istiyorum.

Öncelikle blockchain projelerinde teknik doküman olarak çevrilen ama sıklıkla orijinal isminin kullanıldığı “WhitePaper” içerikleri üzerinden ilerlemekte fayda var. Projenin tüm süreçlerinin anlatıldığı en önemli dokümandır.


Öncelikle WP Hazırlamak için gerekli olanlar neler ona bakalım;


Mevcut sistemde proje başvuru formuna denk gelen Web3 projelerinin WhitePaper’ının belirli bir şablonu bulunmamaktadır. Mantıksal olarak tutarlı bir çizgide ilerlediğimiz sürece şekil şartına bakılmaksızın dilediğimiz şablonda bu projelerin WhitePaperlar yazılır. Yine kripto varlıkları projelerimize entegre ederek yeni bir ekonomi modeli de oluşturabilmekteyiz.


Gerek günümüz projelerini üretenlerden gerekse Web3 teknolojisini kullanarak proje üreten kişilerin iyi olması ihtiyaç tespitinin doğru yapılması ile doğru orantılıdır. İhtiyaç projeyi doğurur ve projeyi büyütmek için ise destek istenir. Buraya kadar mevcut sistemle aynı çizgide Web3’te de gidilmektedir.


Öncelikle AB projelerindeki yapıya benzer bir şekilde bir ihtiyaçtan doğan yaratıcı fikirlerin halka duyurulmadan önce projenin ana hatlarını kendi belirlediğimiz kurallar doğrultusunda oluşturmaktayız.


· Ana Problem

· Mevcut problemin arka planı

· Pazar araştırması

· Çözümler

· Tokenomik

· Takım

· Yol haritası

· Paydaşlar

Projede yer alacak Kripto varlıklarımızı kendimiz belirliyor ve Tokenekonomi'yi de biz oluşturuyoruz. Projeye son başvuru tarihimiz yok. Projemizin alt yapısı hazır ise halka duyuruyoruz ve en önemli noktalardan birisi olan ve mevcut sistemlerden ayrılan husus Merkezi bir otoriteden değil bu projeleri yatırımcılarımıza ve kullanıcılarımıza sunuyor ve gerçek faydalanıcıyla direkt olarak buluşuyoruz.


Hedef kitlemizi biz belirliyoruz ve merkeziyetsiz bir platformda Blockchain teknolojisi ile dahil edici bir sistem ile fonlamayı sağlayarak topladığımız bütçeyi yine yatırım yapan kişilerin de faydalanacağı üretken sistemler geliştiriyoruz. WP hazırlanırken tüm aşamaları tutarlı bir şekilde hazırladığınızda;


Aşağıdaki 3 çıktıyıda üretir.

· Pitch Deck - Yatırımcı için sunum

· One Pager - 1 sayfada proje özeti

· Light Paper – WP’nin özeti


Nasıl Kurgulayacağız?


Güncel olarak deprem sonrası ortaya çıkan problemlerin iyileştirilmesi adına geliştirilecek projeler için izlenecek önemli adımlar şöyledir:

Ana Problem: Bir ekip olarak en temelde ihtiyaç duyduğunuz ya da en problemli olarak gördüğünüz bir ana problem üzerinden analizinizi yaparsınız.


Örnek: Sağlık, Çevre, Ayrımcılık, Barınma, Eğitim …


Hedef Kitle: Kadın, çocuklar, mülteciler, kanser hastaları, hayvan hakları, Lgbt+ bireyler…


Pazar Araştırması: Mevcut durumdaki sıkıntılar neler ve sizler bu sıkıntıları çözmek için ne öneriyorsunuz.


Tokenizasyon:Bunu bir dijital varlık olan NFT ile ekonomi modelinizi oluşturursunuz.


Kullanım Alanları: Bunu yaparken sanatsal olarak bir anlam kazanan dijital varlığın fiziksel olarak karşılığının olup olmayacağına karar verip NFT kullanımları ile ilgili özellikler belirlersiniz.

Bağış: bunların satışlarının bir kısmını STK, vakıf iş birlikleri ile ilgili alanlarda çalışmalar yapan güvenilir kurumlara bağışlayarak ihtiyaç sahibi kişilere de dağıtabilir ya da bunu siz üstlenebilirsiniz.


Güvenilir bir ekip olmanın en önemli özelliği sağlam iş birliklerine dayalı ortaklık yapılardır. Bu nedenle ortaklık ağı iyi bir kurgu projede en önemli ayaklardan birini oluşturmaktadır.


NFT kullanım alanları, çeşitleri, sosyal sorumluluk bağış sistemlerine uygulanması


Burada diğer önemli bir husus ise mevcut fonlama sistemlerinde fonu alan STK’lar, vakıflar, şirketler veya bireylerin projelerinin bütçesini şeffaf bir şekilde faaliyetlerine harcama konusundaki güven sorununun Web3 ile ortadan kaldırabiliyoruz.

Şöyle ki; özellikle topladığımız bağışları akıllı sözleşmelerle belirlediğimiz oranlarda değiştirilemez kılıyor ve bu önemli ayrıntı sayesinde de mevcutta yaşanan bu riskleri ortadan kaldırmış oluyoruz.


Şeffaflık burada çok önemli bir nokta oluyor. Yine mevcut sistemlerde projelerin sürdürülebilirlikleri ile ilgili çok ciddi problemler yaşanabilmektedir. Yaklaşık 25 yıldır verilen fonların ne yazık ki kaçı gerçek anlamda halka ulaştığı ise hep tartışılan bir konudur.


Geleceğin dünyasında özellikle bu konuların aşılması beklenmektedir. Bu da Web3 ile daha mümkün görülmektedir.


Bunun örnekleri çoğaltılabilir: Eğitimler, spor, STK’ların bağış sistemleri, hastaneler, sigorta şirketleri, finans, oyun vb. İşte bu yüzden Web3 ile gelen: SocialFi, GameFi, DeFi, Metaverse kripto varlık ürünleri ile daha kapsayıcı bir geleceğin kapılarını bizlere aralanmaktadır. Web3 teki avantajlar hakkında projeler özelinde gittiğimizde elimizde güvenilirlik, şeffaflık, kripto varlıkların kullanım alanlarının genişliği ve merkeziyetsiz bir yapılanma bulunmaktadır.

NFT ‘ler ile Sosyal Sorumluluk Projeleri Yaratma


Günümüzde pandemi de adını sıkça duyduğumuz büyük bir pazar oluşturan NFT’lerin sosyal sorumluluk projelerinde nasıl bir rol üstlendiğine bakalım.


Web3 ile birlikte projelerin geliştirilmesi merkezi yapılanmalara göre çok daha büyük kitlelere ulaşma konusunda olanak sağlıyor. Projenin altyapısını oluştururken mevcutta olan blockchain platformlarının smart contractlarını kullanarak NFT yaratma süreçlerini dahil olup, fikrinizin dijital varlıklar ile fonlanmasını sağlayarak NFT ‘lerin nadirlikleri, sayılarını belirleyerek sosyal fayda sağlayacak projelerin üretilmesine ön ayak olabilirsiniz. Bunun yapılması için gerekli olan şeylerin adım adım izlenerek sağlam bir kurgu oluşturmak gerekiyor.


Mevcut sistemlerde yaşanan problemlere başka bir örnek verirsek; müzik endüstrisinde sanatçıların yaşadıkları zorluklar ve bu zorluklarla merkezi otoritelerle başa çıkma konusunda yetersiz imkanlar olduğunu görmekteyiz. Yaratıcı çalışmalar yapan müzisyenlerin seslerini duyurabilmesi için ya çok parasının olması gerekmektedir.


Web3’te ise yine başka bir ürün olan NFT’lerin devreye girdiğini görmekteyiz. Yine Metaverse ortamında ise kendilerine alan sağlayan sanatçılar eserlerini gerçek kullanıcılar ile buluşturmaktadır. Global çapta konser yapmak istenildiğinde Metaverse’de sanatçıların eserlerini izleyicilerle buluşturduğuna şahit olmaktayız. Bu da gerek sanatçılara gerekse de sanatseverlere hem ekonomik hem de pratik olarak zaman ve mekândan bağımsız bu deneyimi elde etme imkânı tanımaktadır.


Bir başka örnek ise sosyal medya platformlarının kişileri tüketici olarak üretimde çok fazla söz sahibi yapmaması ve kişilere buradan menfaat kazandırma yerine bedel almasıdır.


Kadınlara yönelik projeler geliştirmek isteyen ekipler; bir amaç doğrultusunda sanatsal, tarihsel alt yapısı olan hikayeler üreterek NFT projesi geliştirebilir. Bu geliştirdikleri projede amaç yalnzca NFT satarak bağış sağlamak değil aynı zamanda sürdürülebilir gelecek vizyonu olan çıktılarda üretebilir.


Kadınların eğitimleri, istihdamlarını desteklemek ve bunu projenin içinde belirli aşamalarla kurgulayabilir. Genellikle ilgili STK’lara belirli bir bağış yapılarak hazırlanan projelerin yine şeffaf olarak yerine getirilip getirilmediği konusundaki şüpheler mevcuttur. Bu nedenle daha şeffaf sistemlerin geliştirilmesi için bağışların yapılmasınsan ziyade STK ya da ilgili kurumların projede aktif rol üstlenmeleri sağlanabilir.


STK’ların kripto cüzdan açarak bağış toplamasının önü açıldığında globalde bir etki yaratmak adına proje oluşturup bu çerçevede limitli bir bağış toplama dönemine de geçilebilir.


DAO’larla Sosyal Sorumluluk Projelerinde Yaratıcı Ekonomi


Merkeziyetsiz otonom organizasyon (decentralized autonomous organization), kısaltmasıyla DAO. Alışık sistemden farklı bir şekilde işleyen bilgisayar kodlu bir yönetim şeklidir.


Blockchain altyapısı kullanılarak belirli kurallar ve kodlarla çoğunlukla merkezi otoritenin etkisi az olan oluşumdur. İlk olan DAO ise Bitcoin’dir. Merkeziyetsiz, şeffaf, konsensüs protokulüne bağlı yapıdır.


Ethereum ise akıllı sözleşmenin ortaya çıkması ile gelişmiş DAO’dur. DAO dediğimiz şey aslında operasyonel olarak kurallar setinin belirlenmesiyle en az insana ihtiyaç duyulması için çalışan mekanizmalardır.


DAO’ya bağlı kişiler fonlamadan, bağışa karar alıcı olarak oylama da yer alır. DAO’lar bireyler-kurumlar arasında yatırımlar, bağışlar, fonlama, ödünç alma, finansal işlemleri merkeziyetsiz ve sınırlar olmadan çalışmalarını gerçekleştirir. DAO’lara yatırım yapan kişiler oylama yapar, bağış, yönetim, projelere yapılacak yatırımlarda söz sahibi olur. DAO’ların kuralları önceden belirlenmiş, tanımlanmış şeffaf, doğrulanabilirdir.



Tam bir merkeziyetsizlik değil belki ama hybrit yöntemlerle Web3 sistemlerine entegre bir geçiş olacak gibi görünüyor. Yukarıda biraz bahsettiğim gibi merkeziyetsizlik kavramı farklı bir gerçeklik evrenini bizlere sunuyor.


Burada dikkat çekici en önemli noktalardan birisi aslında henüz üzerinden çalışmalar yapılsa dahi henüz hiçbirimiz tam olarak bizi nasıl bir web3 dünyasının beklediğini öngörememekteyiz.


Mevcut sosyal sorumluluk girişimlerin önemli ayağı olan bağışlarda yardıma muhtaç kişiler için toplanması planlanan paraların gerçekte o kişilere ulaşıp ulaşmadığı konusu hep bir soru işaretidir. İşte tam da bu yüzden blockchain teknolojisinin merkeziyetesiz ve dağıtık sistemi, şeffaflığı sosyal sorumluluk projelerinde ne gibi önemli ihtiyaçları karşılayacağını bizlere göstermektedir.


Tüm bu özellikleri sosyal sorumluluk alanında daha işlevsel bir şekilde kullanıma girecek olması projelerin kalitesini artırmakta ve yaratıcı ekonomi yaratmada etkin bir rol üstleneceğini göstermektedir.


Web3 projelerinde belirli bir otorite olmadan iyi düşünülmüş bir fikrin projelendirilmesi, blockchain altyapısı kullanılarak, doğru bir pazar araştırması yaparak, doğru hedef kitlesine ulaşması için yaratıcı ürünler ortaya koymasını teşvik ederek tokenizasyonun kurgulanmasıyla yaratıcı ekonomiye önemli katkılar sunacak gibi görünüyor.


Günümüzde denenmiş projelerin somut olarak çıktılarını incelemek, yapılan hataların ya da eksikliklerin gelecek projelerde nasıl giderileceğine işaret edilecek yenilikçi fikirler üretmek gerekiyor. Bunlar yapılırken projenin geliştirilmesi için önemli olan ana başlıkları çok iyi analiz edip bunu Web3 ile birleştirmenin yöntemlerinin iyi kurgulanmasıdır.



Yazar:Hilal Baktaş





Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page