İyi bir Projeci aynı zamanda çok iyi bir hayalperesttir. Hayal gücünün gerçekçi ve ayağı yere basan somut çıktılarla birleştirilmesi ile iyi bir senarist ve yönetmen olur. Aynı zamanda fikirlerini en doğru şekilde ifade ederken bir filozof gibidir. Web3 projeleri de bizim iyi bir senarist ve yönetmen olmamız için hayallerimizin ötesinde fikirlerin oluşmasına olanak tanıyarak bir filozofa dönüşmemizi sağlar.
Şimdi bazı sorular sormamız gerekirse;
Gerçek dünyada yaşadığımız hemen hemen her şeyi Web3 & Metaverse dünyasına taşıyabilir miyiz?
Bunu yaparken Tokenizasyonu nasıl kurgulayabiliriz?
Sanal ile gerçeklik arasında kurulan somut bağları nasıl düşünmeliyiz?
İşte bunların tümü merkeziyetsiz yapılanmalarda yer alan ve yer alacak kişilerin çok iyi çalışması gereken ödevlerdir.
Buradan hareketle binlerce yıl özgünlüğünü koruyan Platon’un “Mağara Alegorisi” den bahsetmek istiyorum. Felsefenin güncel olmasının ihtişamını son teknolojideki yeri hakkında kısa bir felsefi serüvene dalıp gündem olan konuların nasıl felsefe ile güncelliğini koruduğuna değinelim.
Gerçeklik ve yanılsama dünyalarının anlatıldığı en çarpıcı örneklerden biridir Platon Mağara alegorisi. İyi nedir? Mutluluk nedir? Hakikat nedir? Bilginin kaynağı nedir? Tüm bu felsefi soruların yanıtlarının soruşturulduğu binlerce yıllık bir düşünme pratiğidir.
Bu düşünce pratiğinden hareketle WEB3 sorularımızı Platon’un mağarasında sorulan sorularla hareketle nasıl bir yöntem geliştirebiliriz kısaca değinelim
Platon bir mağaraya zincirlenmiş üç insandan bahseder ve bu insanların yalnızca mağara duvarını ve birbirlerini görebildiğini söyler. Doğuştan beri bu halde olan üç insan, yaşadıkları tüm süre boyunca duvarda mağara girişinden yansıyan gölgeleri ve yankı yapan sesleri duymaktadırlar.
Yani gerçeklik, onlar için yalnızca gölgeler ve yankı seslerdir.
Derken bu insanlardan biri zincirini çözer ve kendini mağaranın dışına atar. Yoğun ışık yüzünden geçici körlük yaşadıktan sonra gözü alışarak aslında gördükleri şeylerin yalnızca birer gölgeden ve duydukları seslerin yalnızca yankılardan ibaret olduğunu anlar. Bir akarsu kenarına gidince sudaki yansımasını ve gölgesini görmesi ise her şeyi anlamasını sağlar.
Büyük bir hevesle mağaraya dönüp bu durumu arkadaşlarına anlattığı zaman ise arkadaşları tarafından deli olmakla suçlanır. Onları kurtarmak istediğinde zincirli iki insan onun gibi delirmek istemediklerini söyleyerek mağarada kalmayı sürdürürler. Hatta zincirlerinden kurtulmuş olana saldırmayı bile denerler. Ne kadar anlatırsa anlatsın zincire vurulmuş iki insan bu durumu anlayamaz ve hayatlarını orada sürmeye devam ederler.
Mağara Alegorisinin Sembolleri ise şöyle tanımlanmaktadır;
• Mağarada zincirlenmiş insanlar: Toplumun parçası olan bireyler
• Zincir: Toplum içinde yaşayan insanları sınırlayan kurallar
• Geçici körlük: Yolunu kaybetme, şaşkınlık hissi
• Mağara duvarına yansıyan gölgeler: Toplum tarafından gerçek kabul edilenler
• Zinciri kıran insan: Filozof ya da sorgulayan insan
Binlerce yıl Platonun bu dünyanın sahte; yani “Mağara”- diğer dünyanın “Gerçek” olan idealar dünyası olması hususu tartışılabilir durumdadır. En temel problem iki dünya arasındaki bağlantıyı kuracak somut bir delilin olmamasıdır.
Mağara Alegorisi birçok konuda ilham kaynağı olmuş bir özellik taşımaktadır. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen canlı bir soruşturma yöntemidir. Bunun nedeni gerçeklik algısının insanda zaman zaman şüpheye götüren belirsizliğinden gelmektedir. Bilginin ne olduğu, kesin olarak bir şeyi bile bilmemizin mümkün olup olmadığı binlerce yıldır filozoflar tarafından tartışıldı ve tartışılıyor.
Teknolojinin geldiği bu son noktada farklı evrenlerin dijital ortamda sunacağı yeni hayatların gerçeklik algısının tekrar sorgulanmasına neden olmuştur. Buradan hareketle Platon’nun mağarasındaki toplum, birey, zincir, körlük, bilgi gibi kavramların Metaverse-Web3 teknolojisinde nasıl bir analiz kurulabilir buna biraz değinmek istedim…
Platon'un mağarasında insanların gerçek dünyayı görememesi gibi, Web3 teknolojisi de merkezi olmayan bir ağ üzerinde çalışarak, kullanıcılar arasındaki veri paylaşımını güvenli hale getirmeyi amaçlar. Platon'un mağarasında insanların gerçek dünyada olmadıkları bir yerde bulunabiliyor olmaları gibi, Metaverse de sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde insanların fiziksel dünyada olmadıkları bir yerde bulunabiliyor olmalarıdır. Platon'un mağarasında insanların gerçek dünyayı görememesi gibi, NFT ve Blockchain üzerinde kaydedilen verilerin değiştirilememesi ve güvenli bir şekilde saklanmasıdır.
Platon'un mağarasında insanların gerçek dünyayı görme çabası gibi, Blockchain ile acaba bizler geleceğin Web3 mimarları iki dünya arasındaki somut bağlantıları kurarak birer filozof mu olacağız? Toplumun zincirlenmiş bireylerine Web3 teknolojisini anlatarak yaşadığımız geçici körlüğün ardından gelen farkındalığı yaşamaları için ikna edebilecek miyiz? Yaşadığımız dünyayı Metaverse’e taşıdığımızda iki dünya arasında somut bağlantılar kurabilecek miyiz? Yoksa başkaları tarafından delirmiş kişiler olarak mı adlandırılacağız?
Bunu hep birlikte göreceğiz.
Özetle Platon’nun Mağarası, insanların gerçek dünyayı görmeye çalışırken, sadece mağarada yansımalarını gördükleri metafordur.
Web3 ise merkezi olmayan bir ağ üzerinde çalışan ve kullanıcılar arasındaki veri paylaşımını güvenli hale getirmeyi amaçlayan teknolojidir.
Teknolojinin veri güvenliği, dahil edici ve kazandıran yönü ile yeni nesil internet olması geleceğin farklı sanal evrenlerinde kendine has ekonomi modellerinin oluşması, reklam stratejilerinin geliştirilmesi ve değişmesi, sanal evrenlerde yer alan öğelerin gerçekte yaşadığımız dünyada somutlaştırarak "ürünlerin" iki evren arasında geçişleri ile ilgili somut bağlantıların kurulması gibi gelecekte bizi bekleyen acayip bir süreç var. NFT'lerin kullanım alanlarının fiziksel karşılıkları ile ilgili kullanıcı deneyimleri artacak, blockchain tabanlı web3 projeleri ile Platon'un iki dünya arasında kuramadığı bağlantıyı; Web3 teknolojisindeki sanal ürünlerin fiziksel ürünlere dönüşümleri sağlandığında somut bir bağlantı kurulacak gibi görünüyor.